Yerel yönetimler, halkın sorunlarını çözmek ve toplumsal taleplere yanıt vermek amacıyla kurulan önemli bir yapıdan meydana gelmektedir. Bu bağlamda, İlkadım Belediyesi Meclisi’nin işleyişi de son derece kritik bir öneme sahiptir. Ancak CHP İlkadım Belediye Meclis Üyesi Ender Cıkla’nın meclis salonundaki performansı, pek çok soru ve merak uyandıran bir durum oluşturuyor. Cıkla, meclis toplantılarında neden tek bir kez söz almamış ve neden hiç bir teklif getirmemiştir? Bu durumun ardındaki sebepler ne olabilir?
Ender Cıkla’nın meclisten uzak duruşu, partisi CHP’nin hedefleri doğrultusunda etkili bir temsil sağlamak adına derin bir sorgulamayı gerektiriyor. Cıkla’nın yaptığı görev, yerel yönetimlerin şeffaflığı ve katılımcılığı açısından son derece önemli bir konudur. Ancak, mecliste mevcut olan pasif tutumu, partisini ve seçmenleri rahatsız edebilir ve bu durum, halkın temsil edilme biçimi üzerine olumsuz etkiler yaratabilir.
Bir diğer dikkat çeken husus, Cıkla’nın geçmişteki siyasi kariyeridir. Deva Partisi’nin İlkadım İlçe Başkanlığı görevinde bulunmuş olması, onun siyasi kimliğini şekillendiren önemli bir etken olarak öne çıkmaktadır. Bu durum, muhtemelen Cıkla’nın şu anki pozisyonunda da bir gölge oluşturmakta ve düşüncelerini etkilemektedir. Cıkla’nın, Deva Partisi geçmişi dolayısıyla hala bu partinin etkileri altında kalıp kalmadığı, kuşkusuz önemli bir sorudur. Eğer bu türlü düşünceler içindeyse, CHP’nin temel prensipleri ile çelişen bir tutum sergiliyor olabilir.
Bu süreçte, Cıkla’nın meclis toplantılarında aktif bir rol alması, İlkadım Belediyesi’nin hem işlevselliği hem de halkın beklentileri açısından büyük önem taşımaktadır. Kendisine, partisi ve temsil ettiği halk adına sorumluluk düşmektedir. Eğer söz alma ve öneri geliştirme konusundaki bu sessizlik süregelirse, bu durum, hem meclis üyeliği görevini sorgulanır hale getirebilir hem de Partisi’nin itibarını zedeleyebilir.
CHP İlkadım Belediye Meclis Üyesi Ender Cıkla’nın mevcut tutumu üzerine yapılacak değerlendirmeler, yerel siyasetin dinamiklerini ve temsilcilerin topluma karşı olan yükümlülüklerini gözler önüne seriyor. Gerek seçimlerde seçilmesi gerekse mevcut görevine uygun bir biçimde halkla bütünleşmesi açısından Cıkla’nın var olan sessizliğini sonlandırması önem arz ediyor. Aksi halde, bu durum hem kendisi hem de partisi açısından olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Siyasi temsilin etkili ve verimli olması, sadece söylemde kalmamalı; eyleme dökülmeli ve halkın beklentilerine yanıt vermelidir.